Teaching at a Refugee Camp

English | Türkçe

This summer, I volunteered to teach the children of the Syrian refugee camp in Rafid (my town) English. I’ve already volunteered as a Koran teacher at a Koranic summer school last year, and I loved teaching, and being around kids in general.

Yaz boyunca, köyüm, Rafid’de, Suriyeli göçmenlerin yerleşmesi amacıyla yapılan bir kampta öğretmenlik yaptım. Geçen sene, Kuran öğretilen bir yaz okulunda gönüllü olarak öğretmenlik yaptım ve hem öğretmenlikten hem de çocukların etrafında vakit geçirmekten hoşlandım.

The Syrian school curriculum doesn’t focus much on English; students learn English but at very low levels. So, refugee students face some difficulty in Lebanese schools.

Suriye eğitim sisteminde Lübnan eğitim sistemi kadar İngilizce eğitimi yok. Dolaysıyla, Lübnan okullarında ve Lübnan eğitim sistemine göre eğitim gören Suriyeli göçmen öğrenciler güçlük çekiyorlar. Bunun için kamptaki çocuklara İngilizcede yardımcı olmaya çalıştım.

Since the kids are of varying ages (5-13), I gave two classes, the first for the older kids and the second for the younger ones, three days a week.

Kamptaki çocukların yaşları farklı olduğu için (5-13 yaşında) çocukları iki sınıfa ayırdım. Birincisinde büyük öğrencilere ders veriyordum, ikincisinde ise daha genç çocuklara. Haftada üç gün ders veriyordum.

The Letter B

Shapes

When I returned from The Netherlands on July 13, the kids surprised me with a small party they planned. This made me extremely happy, and just thinking of it makes me almost cry.

13 Temmuzda Hollanda’dan dönünce, çocuklar küçük bir parti hazırlayıp bana sürpriz yaptılar. Beni o kadar mutlu ettilerdi ki her hatırladığımda ağlayasım gelir.

Another thing that made me especially happy is when I was walking one evening and I passed by the refugee camp and a child I taught (Abdullah, photo below) yelled “Bee! Bee!” (in English). Turns out he was warning me there were bees on the road.

Beni çok mutlu eden başka bir şey de şudur: Bir akşam, yürüyüş yaparken kampın önünden geçtim. Öğrencim olan Abdullah beni görünce “Bee! Bee!” diye bağırdı. (İngilizcede arıya “bee” denir). Sokakta arılar olduğu için beni uyarmak istemiş ve bunu yaparken dersimde öğrendiği arının İngilizcesini (bee) hatırlayarak kullanmış.

Abdullah

On August 18, we hosted a party to celebrate the end of the course. I made some yummy treats, we watched a short video including photos of the kids during the course, and I handed out gifts and certificates.

18 Ağustosta, verdiğim dersler sona erdi diye bir kutlama partisi hazırladık çocuklarla. Evde yaptığım lezzetli tatlıları yedik ve ders verdiğim sürece çektiğim fotoğrafları içeren bir video izledik. Hepsine hediyelerini ve sertifikalarını dağıttım.

Spending time with those kids  changed my perspective of so many things. The refugee camp has been near my house for a couple of years now, but I never knew how very in-need they were until this summer. And I never felt like wanting to help those kids and make them happy as badly as I do now.

Kamptaki çocuklarla vakit geçirdikçe pek çok konuda fikrim değişti. O kamp birkaç yıldır evime yakın bir mesafede olduğu halde, bu yaza kadar kampta yaşayanların ne kadar zor günleri geçirdiklerini hiç fark etmemişim. Kamptaki çocukları tanıdıkça ve onlarla vakit geçirdikçe onlara ne kadar yardım etmek ve mutlu etmek istediğimin farkına vardım.

The kids I taught are gifted students that definitely deserve bright futures and decent lives. One day at the end of June, a 14-year-old boy did not come to class, when I asked about him, his younger brother tells me that he found a job in Alay (a city near Beirut, the capital) and he left to live there with his brother-in-law. “He won’t come back,” he said. “And when my father finds me a job, I will work too.”

İngilizce öğrettiğim çocuklar çok zeki ve yetenekli. Onların hepsi parlak bir gelecek ve iyi  bir hayatı mutlaka hak ediyorlar. Haziranın sonunda bir gün 14 yaşında bir oğlan çocuğu derse gelmedi. Diğer öğrencilere onu sorunca Alay’da (Beyrut’a yakın bir şehir) bir iş bulduğunu kardeşinden öğrendim. Dolaysıyla kampı terk edip eniştesiyle yaşamaya gitmiş. ”Buraya geri gelmeyecek, babam bana da bir iş bulunca ben de işe başlayacağım.” dedi kardeşi.

I have nothing to say about this except that they do not do not do not deserve this. They deserve so much more.

O çocuklar böyle bir hayatı asla hak etmediklerinden başka söyleyecek bir şeyim yok. Yaşadıkları hayattan çok daha iyi bir hayatı hak ediyorlar.

What those children gave me is much much more than what I have given them. I hope that in some way I could be of some help. Angelina Jolie once said: “To actually feel like you’ve done something good with your life and you’re useful to others is what I was always wanting.” And after teaching the kids this summer, I realize that’s what I want, too.

Bu çocukların bana verdikleri benim onlara verdiğimden çok daha fazla. Umarım biraz da olsa faydalı olabilmişimdir. Angelina Jolie demişti ki: ”Hayatımda iyi bir şey yaptığımı hissetmek ve diğer insanlara yararlı olmak hep istediğim şey.” Bu yaz çocuklara bir şeyler öğretince fark ettim ki be de onu istiyorum.

---

Here’s a list of all the vocabulary and skills the kids learned this summer:

Sounds (short /a/, short /e/, short /i/, /sh/, /th/and /wh/)

Please, sorry and thank you.

Colors (red, blue, green, yellow, pink, purple, brown and orange)

Pronouns (I, she, he, it, we, they and you)

Seasons (winter, spring, summer and fall)

Emotions (sad, happy, mad, scared, tired, proud, surprised and confused)

Wh-words (what, where, why, who, when, how)

Family members (dad, mom, sister, brother, grandmother and grandfather),

Shapes (circle, star, heart)

Contrast words (big/small, tall/short, clean/dirty, cold/hot and fast/slow)

Sight words: in – on – a – an – the – be – no – yes – has – have – see – like – me – at – you – it – but – here – are – is – am – he – she – you – they – we – I  – can – and – it – to.

Letter B (bee, ball, box, baby, bus, bike, book, bread, boy, bird)

Letter C (cat, cow, car)

Letter T (tent, train, tooth, tree, tiger)

Letter D (dad, doctor, duck, dog, donkey, door, dice)

Letter S (sun)

Letter M (mom, moon, man, mouth, mouse, milk)

Letter N (nose, nest, nine)

Letter E (ear, Earth, eye, eraser)

Letter P (pig, pan, pot, pen, pencil, pin, plane, pear, peas)

Letter F (fish, fork, flower, frog)

Compound words (Backpack, butterfly, popcorn, toothbrush, basketball…)

---

Have any teaching/volunteer tips? I’d love to hear from you! 🙂

Sizin öğretmenlik ya da gönüllüyle ilgili öneriniz varsa, sizden duymak isterim! 🙂